Özlem Ersoy Özkan
Bu söyleşi Microsoft Life dergisinin Kasım 1999 sayısında yayımlanmıştır.
Gökalp Baykal’ı son zamanlarda çeşitli TV kanallarında yayınlanan “Günaydın Hüzün” parçası ve Roll dergisindeki yazılarından tanıyor olabilirsiniz. Ama O, müzisyenliğinin yanı sıra kitapçıların “bilgisayar” başlıklı raflarında yer alan pek çok popüler yazılım kitabının yazarı, öğretim görevlisi ve aynı zamanda mimar. Hem de İTÜ Mimarlık Fakültesi’nde yüksek lisans tezi olarak “Mekan Boyutlu Beton Panellerle Prefabrikasyonda Karşılaşılan Sorunlar” konusunu seçmiş bir mimar! Önceleri o da herkes gibi çeşitli mimarlık bürolarında ve kuruluşlarda çalıştı. Daha sonra ofis hayatının kendisine uygun olmadığına karar verip evinde bir mimarlık bürosu açtı. Kısacası “ev ofis” iş tarzını 1988′den bu yana sürdürüyor diyebiliriz. Ancak şimdi işin mimari tarafını iyice sınırlamış. Kitap editörlüğü, yazarlık, eğitmenlik ve müzisyenlik gibi daha “keyifli” işleri tercih ediyor!
“1988 yılıydı sanıyorum, artık eve çekilmiştim. Önce bilgisayarım yoktu ama kısa sürede edindim. İlk kitabım olan ‘Bir Şarkı Irmağı’nı elle yazmıştım, ama ikinci kitabımı bilgisayarda yazdım. O arada part time olarak İnşaat dergi sinde yayın yönetmenliği yaptım. Bu bir iki sene sürdü, dergi kapandı ve tekrar eve döndüm. Çizim yapmaya ve yazmaya devam ettim. Şu anda da mimarlığı işlerimin bir parçası olarak yine evimde sürdürüyorum. Bir dönemde İnterpro bünyesinde CAD+ dergisini ve Macintosh Dünyası dergisini yürüttüm, ama bu dergiler de kısa ömürlü oldu. Sanıyorum ofis bana yaramıyor! Evde daha üretici oluyorum. İş saatlerim çok esnek. Bazen bir kitap yazmaya başladığımda kesintisiz 18 saat çalıştığım oluyor.”
Bu sözlerden “evine kapalı, dışarı adım atmayan biri” diye düşünmemelisiniz! Bir süredir iki üniversitede öğretim görevlisi olarak da çalışıyor, ama buna iş gibi bakmıyor. “Üç sene önce, İnşaat ve CAD+ dergisin den beni tanıyan bazı Mimar Sinan Üniversitesi öğrencilerinin ‘itelemesiyle’ yine bu üniversitede bilgisayar destekli tasarım dersleri vermeye başladım. Önce iki öğleden sonramı bu işe ayırırken, buna bir de sabah dersleri eklendi. Geçtiğimiz sene Yeditepe Üniversitesi’nde tam bir gün daha eklendi ve bu sene bunlara bir şey eklenecek mi bilmiyorum. Kariyer kaygım yok ve sanıyorum bu nedenle bu işten çok keyif alıyorum. Dersler Fındıklı’da ve Büyükada’da yapılıyor. Geçen sene tam 30 kez Büyükada’ya gitmişim. Geri kalan 39 yıllık ömrümde 30 kere Adalar’a gitmemişimdir! Bazen uyumadan gitmek zorunda kalsam bile sabah 6′da Büyükada’ya gitmek bana çok iyi geliyor. Ancak yine de ev ofise devam diyorum!”
Peki ev ofisin teknolojik gelişim öyküsü nasıl oldu? Öyle çok pahalı yatırımlar var mı arkasında?
“Yıllar önce bir tane 8088 Karel bilgisayar aldım. Eve getirip açtığımda ekranda bir C:/ çıktı ve dünyam karardı. Windows ortamını daha önce görmüştüm ve açıldığında bu sistemin karşıma çıkmasını beklerken C:/ ile karşılaşmıştım. Kimse de bana bu işaretin karşısına Win yazmam gerektiğini söylememişti. Cahilim düşünebiliyor musun! Hemen kayınbiraderime başvurdum ve sorunlar çözüldü. Bu makineyi daha sonra yavaş yavaş yükselttim, yeni bilgisayar aldım ve sonuçta üç adet bilgisayarı birbirine bağlayıp, sağ olsun PC Magazine editörlerinden Cenk Tarhan’ın yardımıyla küçük bir network kurduk evde. Bilgisayarların birinde Windows 95, diğerlerinde Windows 98 çalışıyor. Öyle bir anda çok büyük yatırımlar yapmadım. Şu anda da mütevazı bilgisayarlardan oluşan bu network üzerinde Eşim Nadide ile birlikte çalışabiliyoruz. Hatta bu süreç içerisinde kardeşime vermiş olduğum bir 386 PC’yi kardeşim kendi ofisinde hala profesyonel işler için kullanıyor.
“Şu an kurmuş olduğumuz sistemde Microsoft Office 97′nin içerdiği Excel, Word, PowerPoint gibi uygulamalar mevcut. En çok Word ve Excel’i kullanıyorum. İnternet’e bağlanmak için Explorer 4.0′ı kullanıyorum ama Microsoft Windows 2000′e geçtiğimde içerisinde gelecek olan 5.0 sürümünü de kullanmaya başlayacağım tabii. Ayrıca hakkında kitap yazdığım diğer uygulamaları da kullanıyorum. Mimarlık ev ofiste bilgisayarlar yardımıyla çok rahat sürdürülebilecek bir meslek. Bilgisayarlarla hiç görmediğiniz bir zemine bile proje çizmek mümkün olabilir ya da bir taslak ortaya çıkabilir en azından. Tabii zemin etütlerinin, fotoğrafların geldiği varsayılırsa. Bilgisayarı müzik çalışmalarımda düzenleme yapmak için de kullanıyorum. Zaten ses kartlarıyla birlikte gerekli yazılımlar geliyor. Kısacası komplike bir şeye gerek yok. Bu arada yine bir süre önce ‘Web Master’ın El Kitabı’ adlı kitabın yardımıyla kendi web sayfamın tasarımını yaptım. Bu sayfayı yaparken Notepad kullanmayı HTML kod yazmayı öğrendim. Bunun o kadar da zor olmadığını görmek beni çok şaşırttı. Bir süre Visual Basic ile uğraştım ve çok ilginçtir epey bir şeyler de yaptım. Bir haftada öğrendiğime inanabiliyor musun? Bir zamanlar BASIC ile toplama yaptırmak için zorlanırdım. Böyle bakınca gerçekten çok kolay kullanılıyormuş diyebiliyorum.”
Gökalp Baykal’ın web sitesi de hayli renkli. Buradan okuyucuları ve dinleyicileriyle bağlantı kurabiliyor. Albümleri hakkında bilgi almak üzere ziyaret eden bir dinleyicisi ona bir süre sonra yazdığı kitapları görüp, Excel ya da AutoCAD hakkında bir soru sorabiliyor. Yine bu siteden bazı MP3 müzik dosyalarını indirmek, yazdığı öykülere, kimi dergilerde yayınlanmış yazılarına erişmek mümkün oluyor. İnternet’e en çok müzik araştırmaları yapmak için bağlanıyor. Chat yapmıyor ve bir gruba katılmayı sevmiyor, ancak bir istisnası var. İstanbul’da birkaç arkadaşın kurduğu ‘blues’ adlı bir grup ile haberleşiyor. Internet ve bilgisayar teknolojilerinin yaşamını kolaylaştırdığını ve daha verimli kıldığını, ev ofis kurmak için de büyük bir cesaret gerekmediğini düşünüyor. Gökalp Baykal, eşi Nadide, kedileri Prenses ve Minik (Minik, şu an yayınlanan video kliplerinde baş rol oyuncusu) ile birlikte sıcak ev ofisinde yaşamını sürdürmeyi seviyor…