Aslında Bütün Yaptığım (1984)
Söz ve müzik: Gökalp Baykal
Aslında bütün yaptığım
Aslında bütün yaptığım
Aslında bütün yaptığım inan inan inan bana
Erkenden uyanmak ateşi yakmak
Gün boyu odun taşıyıp söndüğünü görmek
Taşınca ırmak tutuşmuş sokak
Gözlerden uzak evime dönmek
Perdeler çekik ışıklar sökük
Dişleri etimde sırtım tırmık tırmık
Gece olunca uyanık kalmak
Üç sokak yürüyüp sonunda geriye gelmek
Aslında bütün yaptığım
Aslında bütün yaptığım
Aslında bütün yaptığım inan inan inan bana
Düşlemek onu düşlemek seni
Düşlemek beni dört dönüp dört dönüp durmak
Gündüzden kalma sızılar her yanımda
Kör olmuş gözlerim çiviler kulağımda
Yarış bir bitse çığlıklar dursa
Aptalın oyunu rengarenk boyansa
Yirmi dört saat yirmi dört hafta
Yirmi dört yüzyıl bir anda geçse
Aslında bütün yaptığım
Aslında bütün yaptığım
Aslında bütün yaptığım inan bana
Karantina (1988)
Söz ve müzik: Gökalp Baykal
Tıkılmış bir gemiye
Açılmış enginlere
Forsalar küreklerde
Ve tokmak iner durur beyinlere
Ambarlar dolup taşmış
Ganimet kan bulaşmış
Bilen yok ne zaman varış
Karantina direği sarmış
Kara veba kırılmaz kargısıyla
Kara veba yanılmaz yargısıyla
Kucaklar kurbanları ya bizler
Yıkılmış tükenmiş
Sokulmuş bin bir kılığa
Süvari koşuşturur
Çarkçı bitkin uyur
Sıcaktan borda kurur
Yelken süklüm püklüm uçuşur
Bir haberci direkte
Uykusuz bekleyişte
Tayfalar el tetikte
Gizlenmişler her köşeye
Paranoya kırılmaz kargısıyla
Paranoya yanılmaz yargısıyla
Kucaklar kurbanları ya bizler
Yıkılmış tükenmiş
Sokulmuş bin bir kılığa
Umut kesmiş limandan
Olmayan kıyılardan
Çığlığa çığlık katan
Sahte hekimler dört bir yandan
Başlamış bir de açlık
Kokuşmuş çoktan katık
Umarsız bir hastalık
Gemide buyuran o artık
Kalmadı bir tek yüz yanımda
Kıyıları kim bulmuş tek başına
Kulaktan dolma sözler ve bizler
Utanmış çekinmiş
Bürünmüş bin bir kılığa
Utanmış çekinmiş
Bürünmüş bin bir kılığa
Bir Şans Daha (18/12/1997)
Söz ve müzik: Gökalp Baykal
Tüm lambalar giderek soluk bir hal almakta
İnsan birden yolunu kaybeder bomboş sokakta
Işık yanan tek senin penceren yukarıda
Bırakma burada beni
Bu soğuk karanlık sokakta
Bir şans daha
Vakit artık çok geç olsa da
Güzel günler pek bir çabuk bitip tükendiler
Tüm denizler buz dağlarıyla nasıl örtüldüler
Ulaşması ne kadar zor bir liman rotam simdi
Bırakma burada beni
Bu hırçın buz gibi sularda
Bir şans daha
Ne kadar gözden yitmiş olsan da
Son kuşların ardından bakakalmış bacalardan
Tüter bugün o çaresiz özlem dumanları
Belki bir gün, gelecek mevsimin ilk haftasında
Bırakma burada beni
Bu mutsuz keyifsiz havalarda
Bir şans daha
Ne kadar narin ve kırılgan olsan da
Bırakma burada beni
Bu mutsuz keyifsiz havalarda
Son bir şans daha
Ne kadar narin ve kırılgan olsan da
Köprüler Ve Yabancılar (1997)
Söz ve müzik: Gökalp Baykal
Ben hiç yalnız kalmadım
Sen hiç unutulmadın
Çok çok günler geçti
Pek çok dostlar vardı
Nedense ben hiç sevmedim bu oyunu
Bir çığlık duydum
Toz duman içinden gelen
Altından çok sular aktı
Altından bir zincir vardı
Gel gör ki ben hiç sevmedim bu oyunu
Belleğim silinmeden
Yüzünü hiç görmeden
Az çok geçtim ben de
Hiç yok şimdi nerede
Aslında sen hiç sevmedin bu oyunu
Bir daha, bir daha asla
Ben hiç yalnız kalmadım
Sen hiç unutulmadın
Gözün Üstümde (1992)
Söz ve müzik: Gökalp Baykal
Nereye baksam
Kiminle konuşsam
Kimlere çalsam
O eski şarkılardan
Gözün üstümde her an
Bir gün olsun
Sevgime inansan
Kapıyı çarpsam
Sokağa çıksam
Başıboş dolaşsam
Kimseler olmadan
Gözün üstümde her an
Bir gün olsun
Sevgime inansan
Köşeye kaçsam
Dolaba sığsam
Çatıya çıksam
Belime kadar sarksam
Gözün üstümde her an
Bir gün olsun
Sevgime inansan
Şarkı yazsam
Orda burda çalsam
Kafayı bulsam
Sigaraya bile alışsam
Gözün üstümde her an
Bir gün olsun
Sevgime inansan
Bir Uğultu Duyuyorum (1994)
Söz ve müzik: Gökalp Baykal
Bir uğultu duyuyorum
Kapı açık kalmış olmalı
Tüm sesleri bastıran
Umursamaz hışırtılar
Hepsi birden yüklenir şimdi
Bir öğleden sonrası
Giderek daha miskinleşen
Ürkek adımlarıyla
Merdivenlere ilişen
Bekleyen yorgun bir akşamı
Sıcak esintilerde
Kol gezdiği yalnızlığın
Gözlerim kayar bir an
Bir bahar yorgunluğu
Sarıverir çoktan ıssızlığı
Bir uğultu duyduğum
Kendimi alan bir an benden
Çirkin resimler yapan
Dökülmüş sıvalara
Ve kırılmış camlara bile
Terk ettiğim evimden
Bir telefon gelmiş gibi
Sesler yabancı değil
Tanıdık yankıları
Ama sohbet hoş değil bugün
Sonra birden doğrulup
Kırık dökük koltuğumdan
Elim kapıya gider ama
İtmeye gücüm yetmez
Zaten de tutmaz mandalı
Soluksuz Kaldım (1992)
Söz ve müzik: Gökalp Baykal
Soluksuz kaldım suyun dibinde
Soluksuz kaldım suyun dibinde
Biraz oksijen biraz temiz hava
Çocukluk günlerimde
Deniz kenarında bir hafta sonu
Kumların üzerinde yatıp da
Kaleler yaptığım günlerdi
Tedirgin olurdu annemiz
Sular alıp götürür diye
Üzerinde hep birkaç çift göz
Aman dikkat uzaklaşma
Suskun kaldım suyun başında
Suskun kaldım suyun başında
Biraz macera bir kaç kulaç daha
Bak bugün tek başınayım
Deniz benden çok uzak değil
Teknelerden el sallayan
Dostlar gözden yitmekte
Kollarım yorgun olmasa da
Zorlanmaya başladım
Çocukluk günlerimden beri
Öğrenemedim şu yüzmeyi
Sonunda
Soluksuz kaldım suyun dibinde
Soluksuz kaldım suyun dibinde
Soluksuz kaldım işin başında
Soluksuz kaldım işin başında
Biraz macera bir kaç kulaç daha
Biraz oksijen biraz temiz hava
Hepsi şimdi tarih oldu
Tarih bile tozlandı gitti
Bir çift yelken açmış şimdi
Çoktan kurtarmış kendini
Hiçbiri gibi olmasam da
Hepsinden bir parçayım
Ve de çocukluk günlerimden beri
Öğrenemedim şu yüzmeyi
Sonunda
Soluksuz kaldım suyun dibinde
Soluksuz kaldım suyun dibinde
SİMETRİK YOLLAR (1983)
Söz ve müzik: Gökalp Baykal
Saplanmış bir kere
Bir kılçık tam genzime
Karşı çıkmak güncele
Koşmak yüz yıl ilerde
Simetrik yollarda
Çırpınıp durmalarda
Simetrik yollarda
Bir zaman çok sevmişsin
Mutlak değer biçmişsin
On yıl önce bir oda
Bir sigara aşktan sonra
Simetrik yollarda
Çırpınıp durmalarda
Simetrik yollarda
Önce isyan etmişsin
Kitaplar devirmişsin
İşler çatallaşınca
Serden sırdan geçmişsin
Simetrik yollarda
Çırpınıp durmalarda
Simetrik yollarda
Konuş Benimle (1993)
Söz ve müzik: Gökalp Baykal
Konuş benimle
Sesini duymayı özledim
Söz et bana aklından geçenlerden
Bomboş gözlerle bakma öyle boşluğa
Bir kadeh daha söz et bana yaşadığın bu sevgiden
Konuş benimle
Şarkılar yalan söyler, acımasızdır ezgiler
Mırıldan o tangoyu, alıp gitsin tüm kaygını
Söz et bana bu güne dek gizlediğin tüm şeylerden
Konuş benimle, sesini duymayı özledim
Söz et bana kurduğun hayallerden
Kumsalda birlikte yaşanmış o yanlış geceden
Döne döne hep dans eden o çılgın bedenlerden
Konuş benimle
Giysin yere kadar, atılmış çoktan pabuçlar
Dansın sürer gider, ellerim okşarken telleri
Güneş doğmak istemez gibi; belki de bu gece izinli
Konuş benimle, sesini duymayı özledim
Konuş benimle, bir şeyler söyle
Söz et bana geldiğin gezegenden
Soluk soluğa geçen o uzun yolculuktan
Biraz da bu dünyadan ilk izlenimlerinden
Konuş benimle
Tüm korkunu dök şimdiden ortaya
Tüm kuşkunu gel de as şimdiden bulutlara
Ama sakın düşünme sonunu sonu olmayan bu sevginin
Konuş benimle, sesini duymayı özledim
Dokun saçıma, ürpermeyi özledim
On Yıl Geçti (1990)
Söz ve müzik: Gökalp Baykal
Bu bir öykü değil
Ne de bir roman
Bir masal olmalı
Başı sonu olmayan belki
Adın neydi
Saçının rengi
Darmadağın evin
Garip dostların kimlerdi
Yıllar geçti
Çoktan unuttum hepsini
Üstüme üstüme
Geldiğin günler
Kendim olmaya
Korktuğum yıllar çoktan bitti
Soluk almaya bile
Çekindiğim geceler
Yorulmaya bile
Değmeyen tartışmalar sonuçsuz
Yıllar geçti
Çoktan unuttum hepsini
Uzaklara gittikçe
Kırılan güvenin
Yakına geldikçe
Gerilen sinirlerin çocukça
Gurur adına
Kıskançlık yanına
Sevmek yarına
Göz hapsinde ruhlar yılgın
Yıllar geçti
Çoktan unuttum hepsini
Yıllar geçti
Sildim süpürdüm hepsini
On yıl geçti
Çoktan unuttum hepsini
Günaydın Hüzün (1989)
Söz ve müzik: Gökalp Baykal
Bir bakmışım yanımdasın
Bir bakmışım uzaktasın
Uyku tutmaz geceleri
Ve her sabah biraz daha hüzün
Bir şarkıdır solukların
Bir fırtına çığlıkların
Gece biter, şafak söker
Ve her sabah biraz daha hüzün
İçimdeki sıkıntının
Kimse bilmez nedenini
Senin gibi gülsem bile
Her sabah biraz daha hüzün
Sensiz bir gün geçirmeyi
İstemezdim sorsan bile
Çalar kapı, çöker yine
Her sabah biraz daha hüzün
Son sözündü inanmadım
“Hoşça kal, yaz ara sıra”
Bugün yine yanımdasın
Ve her sabah biraz daha hüzün
Böyle gelmiş böyle gitsin
İstemedim ama benimsedim
Uyku tutmaz geceleri
Ve her sabah biraz daha hüzün
İki Satır Arası (1988)
Söz ve müzik: Gökalp Baykal
Her sabah uyandığımda
Dudaklarım zehir tadı
Bitmeyen bir karabasan
Tırmalar saat çanı
Kıvranır durur yatak
Doymamış sokak kadını
Sesleri duymak için
Seslerim dalgalanan
Gözlerim kan çanağı
Görüntüler duman duman
Soluk yüzlü bir hayalet
Beden bulup diz çöken
Dilimde eski moda
Bir şarkı tekerlenir
Yankısı yarım yarım
Duvarda şekillenir
Ayrışır satır aram
Etlerim didiklenir
Her gece uzandığımda
Dudaklarım zehir tadı
Sessizlik yarım kalır
Bir çığlık satır arası
Kıvranır durur yatak
Kınından çekik kılıcı
Senin Gibi Bir Kadın (1990)
Söz ve müzik: Gökalp Baykal
Al götür beni bu kentten
Tut uçur beni saçımdan
Çek çıkar beni bu kin dolu
Nefret dolu kuyudan
Bunu ancak bir kişi yapabilir
O da senin gibi bir kadın
İt uzat beni yanına
Kır çökert çelişkimi
Çal yıllar boyu açılmadan
Sağır duran kapımı
Böylesine çıldırmış kim olabilir
Senin gibi bir kadın
Gül şaşırt beni bu akşam
Dur söyleme bir sözcük
Sus unut gitsin yere düşsün
Çiğnensin anılar
Bunu ancak bir kişi yapabilir
O da senin gibi bir kadın
Gel kapat gözlerini
Bak uzak yıldızlara
Dokun ateş gibi alev alev
Yanan yanaklarıma
Böylesine gözü kara kim uçabilir
Senin gibi bir kadın
Neden Uyandırmadın (1996)
Söz ve müzik: Gökalp Baykal
Binlerce yıl süren bir uykudan uyanmış gibi
Gözlerim nasıl kamaşmış, her yanım tutulmuş
Adımı bile hatırlamak şimdi çok zor gelmekte
Neden uyanmadın beni, ne biçim uyuya kalmışım
Neredeyim kaç yılında, bu camdan tüpün içinde
Neden uyandırmadın beni, ne biçim uyuya kalmışım
Söyle ne işim var burada
Sen kimsin, hele ben kimim?
Her kafadan bir ses çıkarken incelenmekteyim
Sanallar gerçeklerle, bilimse kurguyla
Görüntüler seslerle uyumsuzluk içinde
Neden uyanmadın beni, ne biçim uyuya kalmışım
Neredeyim kaç yılında, bu camdan tüpün içinde
Neden uyandırmadın beni, ne biçim uyuya kalmışım
Söyle ne işim var burada
Sen kimsin, hele ben kimim?
Sarsma durmadan, başım çatlıyor inan
Kemiklerim plastikten, tenim düm düz muşambadan
Kalbim bir baskılı devre, beynimse integre
Neden uyanmadın beni, ne biçim uyuya kalmışım
Neredeyim kaç yılında, bu camdan tüpün içinde
Neden uyandırmadın beni, ne biçim uyuya kalmışım
Söyle ne işim var burada
Sen kimsin, hele ben kimim?