Kurt Cobain, 1990′ların başında Nirvana adlı alternatif rock grubuyla yeri yerinden oynatan güzel insan, ününün doruğunda iken öldü mü yoksa öldürüldü mü? Yoksa hiç yaşamadı mı? Üçüncü sorunun yanıtı gayet basit gibi görünüyor:..
Albümün lirikleri...
Bu söyleşi Internet üzerinden yapılmıştır. 17 Ocak 2000
Sizi müzisyenlik dışında bilgisayar ve müzik kitaplarında yazar olarak gördük. Göremediğimiz başka cevherleriniz de var mı?
Bu saydıklarınızın günümüzde ne ölçüde cevher olarak kabul edildiklerini bilemiyorum; ancak ilgilendiğim ve hayatımı kazandığım bir diğer konu da üniversitede öğretim görevliliği. Dört yıldır Mimar Sinan Üniversitesi Endüstri Ürünleri Tasarımı bölümünde, iki yıldır da Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde bilgisayar destekli tasarım dersleri veriyorum. Bu sene yüküm haftada beş gün ve 25 ders saati.
Gökalp Baykal’la konuştuk.. Pişmanlıklardan, yeni projelerden, kedilerden, kadınlardan, tabii ki Bob Dylan’dan ve tabii ki denizden.. Şarkılarında verdiği ipuçlarının devamını arayıp, müzik hayatının yumaklarını sarmaya çalıştık elimizden geldiğince.. Apayrı olan hikayesini anlattı bize tüm içtenliğiyle.. Hem benim hem sizin sorularınızı yanıtladı kaçamak cevaplar vermeden =)
RockBankcilerin müziğinde uzlaşma sağladığı ve görüşüp hasbıhal etmekten hiç geri çekilmeyeceği rollerlardan birisi Gökalp Baykal. “Her Zaman Bir Şarkı” albümü ve yeni çıkan Bob Dylan kitabını bahane ettik, Levent’teki evine konuk olup sorduk, soruşturduk, nedir bu üretkenliğin sebebi diye. Ayrıntılar satırlarda.
Röportaj öncesinde de konuştuğumuz gibi, “Akustik Anılar”ın üzerinden fazla bir süre geçmeden “Her Zaman Bir Şarkı”yı yayınladınız. Bu kadar yoğun bir temponun içinde nasıl böyle üretken olabiliyorsunuz?..
Gökalp Baykal, şaşılacak bir üretim faaliyetinde son zamanlarda: “Akustik Anılar”ın hemen ardından dördüncü stüdyo albümü “Her Zaman Bir Şarkı” yayınlandı, yeni bir Bob Dylan kitabı da yolda. Albümleri arasına yıllar koymayan, kendi –çok insandan daha hızlı- temposunda şarkılarını işlemeye devam eden Baykal’ın hediyesi, bir “tam albüm” hüviyetinde bu sefer. Kıvrak blues havalarıyla yüklü dingin bir rock, sorularla, sorgularla ilerliyor, adeta İsmet Özel’in “şehrin insanı, şehrin insanı, şehrin….” dizesini her şarkıda tamamlıyor. Baykal’la “şarkı” üstüne konuştuk…
Konuğum 1997 sonbaharında Ağustos 1996 adlı albümü yayınlanan Gökalp Baykal. Kimimiz kendisini yıllardır “yeraltı” kayıtlarıyla tanırken kimimiz de onu “müzik yazarı” olarak tanıyoruz, hatta bazılarımız ise onu yazdığı bilgisayar kitaplarıyla tanıyor. Biz bugün onun müzisyen yönünü konuşacağız...
Bu söyleşi Stüdyo İmge dergisinin Nisan 1993 sayısında yayımlanmıştır
Dylan Thomas’ın kendi sesiyle okuduğu şiirlerin üzerine yazdığı müziklerden oluşan üçüncü kaseti Kasım 1992′de Mr. G. imzasıyla yayınlanan Gökalp Baykal, müziğinde ve müziğiyle sürekli yenilik arayışında, titiz ve biraz da karamsar bir müzisyen. Sadece müzisyen mi?..
“Galata Köprüsünün yeri doldurulmaz ve unutulmaz anısına…”
Köprüler, gerek insan yapısı gerek doğa yapısı her tür engeli aşmamızı, insanların yanında ulaşım ve taşıma araçlarının geçmelerini sağlayan yapılar. Dünyanın her yöresinde binlercesi görev yapmakta. Bazılarının üzerinden günde bir kaç kez geçeriz şöylesine bir göz bile atmadan...